Sözleşme Serbestisine İlişkin Sınırlamalar
Sözleşme serbestisi ilkesi, özel hukukun tüm alanlarında geçerli olan bir ana kuraldır. Bu ilkeye göre taraflar, kanunun emredici hükümleri ile ahlâk ve adaba aykırı olmamak kaydıyla sözleşmenin konu ve içeriğini serbestçe belirleyebilirler. Sigorta hukukunda da aynı kural geçerlidir.
Ancak sigorta ilişkisinin özelliği gereği, kanunumuz, sigorta hukukunda sözleşme serbestisi ilkesinin uygulama alamnı oldukça daraltmıştır. Gerçekten, sigorta şirketlerinin faaliyetleri sıkı denetim altında tutularak toplanan fonların serbest bir şekilde kullanılmasına engel olunduğu gibi sigorta sözleşmesinin içeriğini belirlerken de taraflar serbest bırakılmamıştır. Buna göre sigorta sözleşmelerinin kanunda emredici hükümlerle belirtilen hususlara aykırı olmaması gereklidir. Ayrıca sigorta ilişkisinde geçerli olan sigorta genel şartlarının Müsteşarlık onayı ile hüküm ifade edeceği öngörülmek suretiyle de sözleşme serbestisi sınırlandırılmıştır (SK.m. 11/1) 5. Bunun gibi, zorunlu sigortalarda sigortacıya sözleşme yapma zorunluluğu getirilerek, sigortacının dilediği kişiyle sözleşme yapmama yetkisi de elinden alınmıştır (SK.m. 13; TTK.m. 1483). Buna karşılık, sigorta yaptırmak isteyen kişiler bakımından kural olarak belirli bir sigortacı ile sözleşme yapma zorunluluğu yoktur.
Sigortacıyı Seçme Özgürlüğü: Özellikle bankalarca yapılan kredi sözleşmelerinde kredi müşterilerine (kredi hayat sigortası, kasko, deprem vs.) sigorta yaptırma zorunluluğu getirilmekte, bu arada müşterinin sigorta şirketini seçme özgürlüğü de kısıtlanmaktadır. Sigortacılık Kanunu bu uygulamaya son verecek bir düzenlemeye yer vermiştir. Gerçekten, SK.m.32/5 gereğince, kişilerin, sigorta şirketini seçme hakkı sınırlandırılamaz. Bir sözleşmenin unsurları içinde, taraflardan birinin bu sözleşmede yer alan herhangi bir hususta sigorta yapmaya zorunlu tutulduğu hâllerde, söz konusu sigortanın belli bir şirkete yaptırılmasına ilişkin sözleşmeye konulmuş her türlü şart hükümsüzdür.
1 |
Sigortacıyı seçme özgürlüğü bakımından kanunda Öngörülen tek kısıtlama, Türkiye’de yerleşik kişiler için münhasıran Türkiye’de faaliyette bulunan sigorta şirketleriyle sözleşme yapma zorunluluğudur. Gerçekten, SK.m. 15 gereğince, Türkiye’de yerleşik kişiler, Türkiye’deki sigortalanabilir menfaatlerini, Türkiye’de faaliyette bulunan sigorta şirketlerine ve Türkiye’de yaptırmak zorundadır. Bu kısıtlamanın istisnaları, maddenin ikinci fıkrasında sayılmış, ayrıca Bakanlar Kurulu’na kapsamı genişletme yetkisi verilmiştir. Buna göre, aşağıdaki hâllerde yurt dışındaki sigorta şirketleriyle de sözleşme yapılabilir:
a) îhracat ve ithalat konusu mallar için nakliyat sigortası
b) Uçak, gemi, helikopter için dış kredi ile satın alındıklarında, münhasıran dış kredi miktarı ile sınırlı olarak ve dış borç ödeninceye kadar; yurt dışından finansal kiralama yolu ile getirilmelerinde ise finansal kiralama sözleşmesi süresi ile sınırlı olarak yaptırılacak tekne sigortaları
c) Gemilerin işletilmesinden doğan sorumluluk sigortası
d) Hayat sigortaları
e)Kişilerin Türkiye haricinde bulunacakları süre için bu süre ile sınırlı olmak kaydıyla veya geçici olarak yurt dışında kaldıklan sırada yaptırabilecekleri ferdî kaza, hastalık, sağlık ve motorlu taşıt sigortaları
Sözleşme Serbestisinin Sınırları: Sigorta hukuku alamnda sözleşme muhtevasının belirlenmesine yönelik olarak kabul edilen sınırlamalar şunlardır:
a) Türk Ticaret Kanunu’nun sigortaya ilişkin emredici hükümlerine aykırı olan sigorta sözleşmeleri, kural olarak geçersizdir. Kanunun sayılan hususlarda, bu geçersizlik mutlak nitelik taşır ve sözleşmenin tümünü etkiler. Örneğin, TTK.m. 1404’e göre sigorta ettirenin veya sigortalının, kanunun emredici hükümlerine, ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı bir fiilinden doğabilecek bir zararını teminat altına almak amacıyla sigorta yapılamaz. Bu yasağa rağmen yapılan sigorta sözleşmelerinin tamamı hükümsüzdür. Sözleşmelerin mutlak bir şekilde geçersiz olması, TTK.m. 1404 ve 1408. maddeler ile 1429/2.maddenin ikinci cümlesinde öngörülen hükümlere aykırılık hâlinde söz konusu olur (TTK.m. 1452/1).
b) Bazı hâllerde ise sözleşmenin tamamı değil, sadece kanuna aykırı olan hükmü geçersizdir16. Örneğin, TTK.m. 1420 gereğince sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482. madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Ancak bu hükme rağmen, sigorta sözleşmesinde kanunda öngörülen zamanaşımı süresinden daha az bir başvuru süresi öngörülmüşse sözleşme tamamen geçersiz değildir. Sözleşmenin sadece bu hükmü geçersiz olup bunun yerine kanun hükümleri uygulanır.
c) Kanunda sayılan diğer konulara ilişkin sözleşme
hükümleri, sigorta ettirenin aleyhine olmamak kaydıyla geçerli **
sayılır . Örneğin, primin ödenme zamanı kanunda düzenlenmiştir. Ancak bunun yerine, sigorta sözleşmesinde taraflar primin ödenme zamanına ilişkin olarak sigorta ettirenin lehine olmak kaydıyla farklı bir çözüm benimseyebilirler. Sigorta ettirenin durumunu ağırlaştıran sözleşme hükümleri ise geçersiz olacaktır.