15 Aralık 2024, Pazar
Yeni Yazılar

Tarafların hak ve borçları

Sigorta sözleşmesi, her iki tarafa borç yükleyen ve sürekli bir borç ilişkisi doğuran sözleşmelerdendir. Bu nedenle, sigorta ilişkisinde, bir yandan sigorta ettiren hak ve borçlar edinirken diğer yandan sigortacı bazı hak ve borçlara sahip olmaktadır. Sözleşmenin karşılıklı nitelik taşımasının bir sonucu olarak sigorta ettirene düşen borçlar sigortacının haklarını oluşturmakta sigortacının borçları ise sigorta ettirenin hakları olmaktadır. Dolayısıyla, sigorta sözleşmesinden doğan hak ve borçlar açıklanırken sadece tarafların borçlarından söz etmek yerinde olacaktır. Ancak taraflardan birinin borcu olarak nitelendirilen bir hususun diğer taraf açısından bir hak olduğunu unutmamak gerekir.

1. Sigortacının Borçları

Sigorta sözleşmesi, sigorta ettirenin yanı sıra sigortacıya da bazı borçlar yükler24. Bu borçların en önemlileri şunlardır:

  • Rizikoyu taşımak
  • Sigortalıyı aydınlatmak (bilgilendirmek)

Sigorta sözleşmesinin özellikleri için bkz. Kubilay, s.35 vd. Bkz. Ünan. S.: Kara Sigortalarında Sigorta ettirenin Görevleriyle

  • Sigorta poliçesi vermek
  • Giderleri ödemek
  • Sigorta tazminatım ödemek

a) Rizikoyu Taşıma Yükümlülüğü

Sigortacının sigorta sözleşmesinden doğan temel borcu, rizikoyu taşımaktır (TTK.m.1421). Bunun için sigorta sözleşmesinde sigorta konusu menfaatin ne olduğu ve hangi rizikolara karşı teminat altına alındığı gösterilmek zorundadır25. Örneğin, sigorta ettirenin bir evi yangına karşı sigorta edilmişse öncelikle, sigorta konusu binanın yeri, özellikleri ve sınırlan kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmelidir. Gerçekten, sigorta ettirene ait birden fazla ev olabilir, bu evlerden hangisinin sigorta edildiği sözleşmede yazılı olmalıdır. Aynı şekilde, sigorta konusu menfaatin hangi rizikolara karşı güvence altına alındığı da gösterilmelidir. Bu noktada, riziko tanımlanarak sınırları tespit edilmeli ve hangi hususların riziko kapsamına girmediği açıkça vurgulanmalıdır. Örneğin, yangın sigortası poliçelerinde, savaş, her türlü savaş olayları, yabancı düşman hareketleri, çarpışma, iç savaş, ihtilal, isyan, ayaklanma ve bunların gerektirdiği askerî hareketler nedeniyle meydana gelen bütün hasarlar sigorta güvencesi dışında bırakılmıştır.

Sigortacı, sigorta konusu mala gelen her zararı değil, sigorta teminatı kapsamına giren zararları tazmin etmekle

yükümlüdür.

Sigortacının rizikoyu taşıma yükümlülüğü, sözleşmede

öngörülen süre (sigorta süresi) ile sınırlıdır . Aksine sözleşme

yoksa, sigortacının sorumluluğu primin veya ilk taksitinin

ödenmesi ile başlar; kara ve denizde eşya taşıma işlerine ilişkin

sigortalarda, sigortacı, sözleşmenin yapılmasıyla sorumlu olur

(TTK.m. 1421/1). Buna göre, sigortacı, poliçede yazılı

başlangıç ve bitiş tarihleri arasındaki zaman dilimi içinde

rizikoyu taşır. Sürenin dolmasından sonra meydana gelen

hasarlar ise, sigorta teminatı dışında kalır. Uygulamada,

sigortanın başlangıç ve bitişi, tarih ve saat gösterilmek suretiyle

tespit edilir. Tarih gösterildiği hâlde saat yazılmamışsa, sigorta

teminatı öğlen 12.00’de başlar ve yine öğlen 12.00’de sona 28

erer .

Benzer bir durum, daha önceden meydana gelmiş olan hasarların yapılacak bir poliçe sigorta kapsamına alınmak istenmesi hâlinde de söz konusu olur. Sigorta şirketinin tazmin yükümlülüğü altında olduğu hasarlar, kural olarak poliçenin düzenlenmesinden sonra (sigorta süresi içinde) meydana gelen

hasarlardır . Ancak uygulamada, özellikle zorunlu trafik ve kasko sigortaları bakımından bu sorunla karşılaşılmakta, sigortasız bir araçla kaza yapan kişiler, acentelerle anlaşarak eski tarihli poliçe düzenletmekte ve daha soma da kaza ihbarında bulunarak sigorta şirketinden tazminat almaya çalışmaktadır. Bu durumun tespiti hâlinde, sigorta şirketinin tazminat ödemekten kurtulacağı açıktır (TTK.m. 145 8)30. Nitekim sigorta şirketleri sorunu çözmek için poliçelerin online (eşzamanlı) kesilmesini sağlayacak bilgisayar sistemine geçmiştir. Hemen belirtelim ki, sigorta ettirenin rizikonun gerçekleştiğinden haberi olmaksızın yaptırdığı sigorta sözleşmesi (geçmişe etkili sigorta) geçerlidir. TTK.m. 1458’e göre, sigorta, sigorta koruması sözleşmenin yapılmasından önceki bir tarihten itibaren sağlanacak şekilde yapılabilir. Ancak, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalkmış olduğu, sözleşmenin yapılması sırasında, sigortacı ile sigorta ettiren ve sigortadan haberi olmak şartıyla, sigortalı tarafından biliniyorsa sözleşme geçersizdir. Rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalktığının sigorta ettiren veya sigortalı tarafından bilinip sigortacı tarafından bilinmediği durumlarda, sigortacı sözleşme ile bağlı olmamakla birlikte, ödenmesi gereken primin tamamına hak kazanır

 

Öte yandan, sigortacının sorumluluğu başlamadan, sigorta ettirenin, sigortalının ve can sigortalarında ayrıca lehtarın, fiilleri ve etkileri olmaksızın rizikonun gerçekleşmesi imkânsızlaşmışsa, sigortacı prime hak kazanamaz (TTK.m. 1422).

b) Aydınlatma Yükümlülüğü

Sigorta ilişkisine girmek isteyen kişilerin, gerek sözleşmenin müzakeresi gerekse kurulması sırasında sözleşmenin konusu, teminatları ve diğer özellikleri hakkında bilgilendirilmesi (aydınlatılması) gereklidir. Bu bilgilendirmeyi yapabilecek en iyi kişi, sigortacıdır. Uygulamada karşılaşılan sorunların başında, müşterilerin sigortanın kapsamı hakkında yeterince aydınlatılmaması gelmektedir. Bu yüzden, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun m. 11/3 hükmüyle sigortacıya aydınlatma yükümlülüğü getirilmiş ve bu yükümlülüğün kapsamının bir yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüştür31. Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik (BÎY) ile sigortacının karşı tarafı bilgilendirmesine ilişkin görev ve yükümlülükleri belirlenmiştir

Aynı esas, 6102 sayılı TTK.m. 1423’te de “aydınlatma yükümlülüğü” başlığı altında düzenlenmiş ve sigortacı ve acentesine, sözleşmenin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresini de tanımak şartıyla sigortaya ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirme zorunluluğu getirilmiştir.

Bilgilendirmeye İlişkin Genel İlkeler: Sigortacının aydınlatma yükümlülüğü, sigortacı tarafından sigorta ettirene ve sigorta sözleşmesine taraf olmak isteyen kişilere karşı sözlü ve yazılı şekilde yerine getirilir33. Bilgilendirmenin yazılı olarak yapılması esastır. Ancak, telefon, çağrı merkezi, internet ve benzeri iletişim araçları kullanılarak uzaktan pazarlama yöntemleriyle yapılan sigorta sözleşmelerinde olduğu gibi sözleşme taraflarının fizikî olarak karşı karşıya gelmesinin ve işin gereği olarak yazılı bilgilendirme yapılmasının söz konusu olmadığı hâllerde yazılı bilgilendirme şartı aranmayabilir. Ancak, sigortacı asgari bilgilendirmenin yapıldığını ispatla yükümlüdür.

Aydınlatma yükümlülüğü, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce başlar ve sözleşmenin geçerli olduğu süre içinde de devam eder. Bu kapsamda sigortacı, dürüstlük ilkeleri çerçevesinde; sözleşmenin müzakeresi, kurulması ve devamı sırasında sigorta ettirene, sigortayla ilgili teknik konularda yardımcı olmak, yapılacak veya yapılmış sigortacılık işleminin özellikleri ve sözleşmeye konu sigorta teminatı ile sigortanın işleyişi hakkında gerekli her türlü bilgiyi sözlü ve yazılı olarak sağlamak ve sigorta ettireni yanıltıcı her türlü hâl ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Sigortacı, bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirirken, sadece bilgilendirme formunu imzalatmak veya sorulara cevap vermek şeklinde aktif davranışlarda bulunarak sorumluluktan kurtulmaz. Sigorta ettiren tarafından yanlış anlaşılabilecek davranışlardan kaçınmak ve yanlış anlamalan düzeltmekle de yükümlüdür. Sigortacı, sözleşmeye konu sigortaya ilişkin mevzuatta meydana gelen değişiklikler başta olmak üzere; iflâs veya tasfiyesini, ilgili branşlarda yapılan ruhsat iptallerini, tüm branşlarda sözleşme yapma yetkisinin kaldırıldığım ve sigorta sözleşmesinin devamı sırasında ortaya çıkabilecek, sigorta ettiren ile sigorta sözleşmesinden yararlanacak kimselerin hak, borç ve yükümlülüklerini doğrudan etkileyebilecek nitelikteki her türlü değişiklik ve gelişmeyi, sigorta ettirene veya sözleşmeden menfaat sağlayacak kişilere, en geç on iş günü içinde bildirmek zorundadır (BİY.m.10).

Bilgilendirme İle Yükümlü Olanlar: TTK.m. 1423’te sigortacı için öngörülen bu yükümlülüğün sigorta acenteleri için de geçerli olduğu belirtilmiştir. Ancak, aydınlatma yükümlülüğü, sözleşmenin karşı tarafını oluşturan sigortacıya ait olup, acente bu yükümlülüğün yerine getirilmesinde “sigortacının yardımcısı” durumundadır . Dolayısıyla eksik Özdamar, 2010, s. 1683. Buna karşılık diğer bir sigorta aracısı olan sigorta broker’larının durumu konusunda bir açıklık yoktur.

Nitekim 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ile acentenin hatalı

veya hatalı bilgilendirmenin acente tarafından yapıldığı gerekçesiyle sigortacı sorumluluktan kaçınamaz38. Sigortacı bu yükümlüğünü sadece sigorta ettirene değil, talep hâlinde sigorta korumasından yararlanacak diğer kişilere (sigortalı ve lehtara) karşı da yerine getirmek zorundadır.

Yükümlülüğü ihlal Etmenin Yaptırımı: Sigorta sözleşmesinin müzakeresi, kurulması ve devamı sırasında, bilgilendirme yükümlülüğü gereği gibi yerine getirilmemiş veya sigortacı hakkında yanıltıcı bilgi verilmiş ya da bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinde düzenlenen Bilgilendirme Formu gereği gibi teslim edilmemiş yahut Bilgilendirme Formunda yer alan bilgiler gerçeğe aykırı şekilde düzenlenmiş ve bu hâllerden herhangi biri sigorta ettirenin kararına etkili olmuş ise, sigorta ettiren sigorta sözleşmesini feshedebileceği gibi, varsa uğradığı zararın tazminini de talep edebilir.

Bilgilendirme yükümlülüğünün hiç veya gereği yerine getirilmemesi sebebiyle sigorta ettiren fesih hakkını kullanacak olursa, sözleşme ileriye etkili olacak şekilde sona erer . Bu çerçevede, sigorta ettirene ödediği primin sözleşmenin feshinden sonraki döneme ilişkin kısmının geri ödenmesi gerekir. Buna karşılık, sigortacı, sözleşmenin feshinden önceki dönemde gerçekleşmiş olan hasar tazminatlarını feshi gerekçe göstererek ödemekten kaçınamayacağı gibi, fesih öncesinde ödemiş olduğu tazminatları da geri isteyemez.

Sigortacının bilgilendirme yükümlülüğünü ihlal etmesine bağlı olarak sigortalı herhangi bir zarara uğramışsa, sigortacı bu zararları da tazmin etmek zorundadır. Örneğin

kredi hayat sigortası yapan bankanın sigorta poliçesinin her yıl kendiliğinden yenilenmeyeceğini müşterisine bildirmesi gerekir. Nitekim benzer bir olayda, Koblenz Eyalet Yüksek Mahkemesi, 5 yıl süreli kredi kullanan 58 yaşındaki bir kredi müşterisine, 60 yaşını (Türkiye’de 65) doldurduğunda sigorta teminatının ortadan kalkacağını bildirmeyen bankanın (acente sıfatıyla), sigortalının işsiz kalması dolayısıyla meydana gelen zarardan sorumlu olacağını hükme bağlamıştır

 Yargıtay kredi sözleşmesi hükümlerine göre kasko poliçesini talep olmasa bile yenileme yetkisini alan bankanın bu görevi yerine TTK.m. 1423/2 gereğince, aydınlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına 14 gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir.

Cevapla