Sigorta ilişkisini ve sigortacılıkla uğraşan kuruluşların çalışmalarını düzenleyen hukuk kurallarının bütününe ve bu kuralları bir sistem içinde inceleyen hukuk dalına sigorta hukuku adı verilir.
Sigorta hukuku, “özel sigorta hukuku” ve “sosyal sigorta hukuku” olmak üzere iki dala ayrılır.
Özel sigorta, münferit kişilerin özel çıkarlarının çeşitli tehlikelere karşı güvence altına alınması için kendi istekleriyle meydana getirdikleri bir riziko teminatıdır. Örneğin, bir kişinin, işyerini yangın ve hırsızlığa karşı sigorta ettirmek amacıyla herhangi bir sigorta şirketine başvurarak sigorta poliçesi yaptırması özel sigorta niteliği taşır. Buna karşılık, işçi, memur, emekli gibi belirli bir halk topluluğunun sosyal güvenliklerini sağlamak amacıyla kanunla kurulan kamu kuruluşlan aracılığıyla topluma sunulan ve çoğu kez yapılması zorunlu olan sigortalar sosyal sigorta olarak kabul edilir. Örneğin, işçilerin iş kazalarına karşı sigorta edilmesi bu türden bir sigortadır. Sosyal güvenlik kurumları ile yapılan sözleşmeler hakkında, kendi kanunlarında aksine hüküm bulunmadıkça, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanmaz (TTK.m.1450).
Sosyal sigortalar ile özel sigortalar arasındaki farkları şu şekilde sıralamak mümkündür :
- Sigorta kuruluşları açısından: Sosyal sigortacılık, kanunla kurulmuş kurumlar tarafından yapılırken, özel sigortacılık faaliyeti özel sektöre ait bağımsız sigorta şirketlerince yerine getirilmektedir. Ülkemizde kurulmuş olan sosyal sigorta kuruluşlarına Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) örnek olarak gösterilebilir.
- Sigorta yaptırma serbestisi açısından: Sosyal sigortalar zorunlu bir nitelik taşır. Bu alanda, sigortalı, iradesi dışında sigortaya bağlandığı gibi sigortacıyı seçme ve sigortanın kapsamını belirleme olanağına da sahip değildir. Buna karşılık, özel sigortalarda, kişiler, sigorta yaptırıp yaptırmamakta özgür bırakılırlar. Sigorta şirketinin seçilmesi ve sigorta şartlarının belirlenmesinde de özel sigortalarda bir serbestlik söz konusudur. Ancak bu kuralın çeşitli istisnaları vardır. Trafik sigortası, otobüs zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası, deprem sigortası gibi zorunlu sigortalar, özel sigorta niteliğinde olmasına rağmen, kanun gereğince bu sigortaların yapılması ilgilinin isteğine bağlı değildir. Ancak sigorta ettirenin sigorta kuruluşunu seçme özgürlüğü zorunlu sigortalarda da mevcuttur.
- Sigorta ilişkisinin kaynağı açısından: Sosyal sigortalar kanundan doğar. Bu ilişkinin şartlan kanunda düzenlenmiş olup tarafların anlaşması ile değiştirilemez. Özel sigortalarda ise ilişkinin kaynağını sigorta sözleşmesi oluşturur. Taraflar, sözleşmenin içeriğini, kanunun emredici hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla istedikleri gibi belirleyebilir.
- Sigortalının statüsü açısından: Bir kişinin sosyal sigortalardan yararlanabilmesi için işçi veya memur gibi belirli bir statüde olması gerekli ve yeterlidir. İşçiler, SSK’nın
sağladığı güvenceden yararlanabilirken memur statüsünü kazananlar da Emekli Sandığı’na bağlı olurlar. Özel sigortalara 1 ça
bağlı hak ve güvencelerden yararlanabilmek için statüsü ne olursa olsun kişilerin sigorta şirketlerine başvurarak sigorta güvencesine kavuşması mümkündür. Örneğin, hiçbir yerde 1 çalışmayan bir kişi, primlerini zamanında ödemek kaydıyla emeklilik sigortası yaptırabilir.
• Sağlanan menfaatler açısından: Özel sigortaların | s sigorta ettirene sağlayacağı güvence ve kapsamı kişiden kişiye I l farklılık gösterir. Sigorta şirketlerinin yaptıkları sözleşmeler I \ birbirinden bağımsız olup değişik güvenceler sağlayabilir. Sosyal sigortalarda ise sigortalının özel durumuna bakılmaksızın içerik ve kapsamı kanunla belirlenmiş olan I güvenceler söz konusudur.
• Riziko çeşitleri açısından: Sosyal sigortalarla güvence altına alman rizikolar, kural olarak özel sigortanın karşıladığı rizikolardan farklıdır. Sosyal sigorta kapsamına giren rizikolar, hastalık, meslek hastalığı, işsizlik, iş kazası, malûliyet, ihtiyarlık, ölüm ve analık gibi gelir düzeyi düşük olan kişiler açısından karşılanması zor olan tehlikelerdir. Buna karşılık, özel sigortalarda, gelir düzeyi ne olursa olsun isteyen herkese güvence sağlayan can sigortalarının yanı sıra yangın ve hırsızlık gibi mal sigortaları da mevcuttur.
Öte yandan ülkemizde serbest meslek sahiplerinin sosyal güvenliğini sağlamak amacıyla 1971 yılında 1479 sayılı Kanunla kısa adı Bağ-Kur olan “Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu” da oluşturulmuştur. Aynı şekilde, sadece ordu mensuplarına ek sosyal çıkar sağlamak üzere kurulmuş olan Ordu Yardımlaşma Kurumu’nu da sosyal güvenlik hizmeti veren kuruluşlar arasında saymak gerekir.
Ülkemizde, hizmet akdiyle çalışanların SSK, kendi nam ve hesabına çalışanların Bağ-Kur, devlet memuru olarak çalışanların Emekli Sandığı kanunlarına tabi olarak sosyal güvenliklerinin sağlanması, çalışanların hak ve yükümlülükleri arasındaki norm ve standart birliğini ortadan kaldırmıştır. Bu durumu düzeltmek amacıyla, bu kuruluşları aynı çatı altında toplamak üzere 20.05.2006 tarihli ve 26173 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5502 sayılı Kanunla Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kurulmuştur. Bugün itibarıyla SGK, tek başına, bütün çalışanların sosyal güvenliklerini sağlamaktadır.