Kimin olacaksa onun hesabına sigorta, sözleşme yapılırken menfaati sigorta edilen kişinin belirlenmediği sigortadır (TTK.m. 1454/3)3. Bu tür sigortalarda, sigorta konusu menfaat belirli olmakla birlikte, menfaatin sahibi belirsizdir. Özellikle sigorta konusu menfaatin sahibinin bilinmediği hâllerde bu sigortaya başvurulur. Örneğin, sigorta konusu mal üzerindeki mülkiyet hakkının ihtilaflı olduğu durumlarda, uyuşmazlık dönemi içinde söz konusu malı sigorta güvencesi altında korumak için bu yola başvurulur. Bunun gibi, bir ardiyecinin deposunda bulunan kendisine ve müşterilerine ait malları birlikte sigorta ettirmesi hâlinde de kimin olacaksa onun hesabına sigorta söz konusudur.
Fabrikası, adı geçen şirket adına davacı tarafından ihale birim fiyatı 341.810.000 lira üzerinden bütün muhataralara karşı sigorta edilmiştir. TTK.nun 1269 ve 1270. maddeleri hükümlerine göre “temsilen sigorta” akdi mümkündür. Davacı müteahhidin inşaat üzerinde kesin kabule kadar dolayısıyla menfaat ilişkisi bulunmamaktadır. Sigorta poliçesinin, inşaat sözleşmesinin bir gereği olarak akdolunması, TTK.nun 1270/2. maddesi hükmüne uygun bir şekilde tasvip edilmiş olması sonucunu doğuracağından, rizikonun gerçekleşmesi hâlinde dava hakkının da akit durumunda olan davacıya intikal ettiğinin kabulü icabeder
Kimin olacaksa onun hesabına yapılan bir sigortanın, başkası hesabına yaptırıldığı anlaşılırsa başkası hesabına sigorta hükümleri tatbik olunur (TTK.m. 1454/3).
c) Alacaklının Menfaatine Sigorta
Daha önce de belirtildiği üzere, mal sigortalarının konusunu sadece mallar oluşturmaz. Bir kişinin alacaklarının ödenmemesi tehlikesine karşı sigorta güvencesinden yararlanması da mümkündür. Buna göre, alacaklı kendi menfaatlerini güvence altına almak üzere sigorta yaptırma yoluna gidebilir. Bu da çeşitli şekillerde ortaya çıkar. Alacaklı, borçlunun aczi (borçlarını ödeyemeyecek duruma düşmesi) rizikosuna karşı sigorta {kredi sigortası) yaptırabileceği gibi, alacağına karşılık olarak borçlunun malları üzerinde haciz, rehin veya ipotek benzeri bir aynî hak sahibi ise teminat konusu malı da sigorta ettirebilir (TTK.m. 1456). Kredi kullanan müşterinin ölüm ve maluliyeti sebebiyle borcun tahsil edilememesi riskine karşı yapılan kredi hayat sigortası ile borçlunun işsiz kalması veya geçici iş göremezliği dolayısıyla kredi taksitlerinin geçici süreyle sigorta şirketi tarafından ödenmesini sağlayan borç ödeme sigortası, alacaklının menfaatine yapılan sigortalara örnek oluşturur. Son olarak, alacaklı tarafından yapılmamakla birlikte kanun gereği borçlu (bankalar) tarafından zorunlu olarak yaptırılan mevduat sigortası da niteliği itibanyla alacaklı konumundaki mevduat hesabı sahipleri lehine yapılan bir sigorta şekli olarak kabul edilebilir. Bu sigortalar hakkında ileride bilgi verilecek olup, bu kısımda özellikle mal üzerinde sınırlı aynî hak sahipleri ile sigorta konusu mala haciz koyduran alacaklıların durumu değerlendirilecektir.
aa) Mal Üzerindeki Sınırlı Aynî Hak Sahiplerinin Sigorta Yaptırması
Taşınır ve taşınmaz mallar üzerinde rehin veya hapis (alıkoyma) hakkı olan veya bu mallara haciz koyduran kişiler de bu malları çeşitli rizikolara karşı sigorta ettirebilirler
(TTK:m-1453). Gerçekten, rehin, haciz veya ipotek edilmiş olan t majiar ile alacaklı tarafından borcu ödenmesine kadar
alıkonulmuş olan mallar üzerinde mal sahibinin yanı sıra alacaklıların da menfaati vardır. Alacaklı, borç zamanında ödenmezse bu mallan icra yoluyla sattırıp alacağını tahsil edebilecektir. Dolayısıyla, bu malların zarar görmesine neden olabilecek her türlü rizikoya karşı mal sahibinden başka alacaklı da sigorta yaptırabilir4.
Borçlunun malları üzerinde rehin, hapis veya haciz hakkı olan ve sigorta yaptıran alacaklı, bu malların hasar görmesine neden olacak tehlikelere karşı kendini güvence altına almış olur. Yangın, hırsızlık, deprem, su baskını gibi tehlikelere karşı mal sahibi veya alacaklı tarafından yaptırılan sigorta, alacaklı için ikinci bir güvence oluşturur. Gerçekten, sigorta kapsamına giren mallar herhangi bir nedenle zarar gördüğü takdirde sigorta ettirenin hakları sona ermez; bu malların yerine sigorta tazminatı geçer (TTK.m. 1456/1). Borç zamanında ödenmezse sigorta ettiren, alacağına karşılık olarak sigortacıdan tazminat alır.
Bu tür sigortalarda güvence altına alman menfaat, alacaklının menfaati olduğundan, sigorta bedeli sigorta konusu malın değerini aşamaz ve genellikle sadece sigorta ettirenin alacak tutarını kapsar. Sigorta ettirenin alacak tutarının üstünde bir bedelle sigorta yaptırılmış ise sigortanın fazlaya ilişkin kısmı
4 “Sigortalı araç üzerinde rehin alacaklısı olan banka, malî rehin alan kimse sıfatıyla o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi bir başkasının da rehin konusu malî rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. Böyle bir durumda, sigortalı durumda olan rehin hakkı sahibi olduğuna göre, sigortadan tazminat talep etme hakkı da öncelikle ona aittir. Sigorta ettiren ancak malın mürtehini olan ve lehine sigorta ettirilenin açık muvafakatini almak şartıyla ve kendi menfaati de zedelendiği takdirde tazminat isteme hakkına sahip olur”(Y. 11. HD. 08.04.2008, E.2007/3034, K.2008/4663).
mal sahibi adına yapılmış olarak kabul edilir. Bu konuda çeşitli ihtimallerle karşılaşılabilir :
Malın değeri 10.000 TL, alacak miktarı ise 7.500 TL ise alacaklı, bu malı 7.500 TL üzerinden sigorta ettirmelidir. Eğer, 10.000 TL üzerinden sigorta yaptırılırsa kalan 2.500 TL’lik kısım mal sahibi hesabma sigorta edilmiş olur (TTK.m. 1455).
Malın değeri 10.000 TL, alacak miktarı 15.000 TL ise alacaklı bu malı ancak 10.000 TL için sigorta ettirebilir. Çünkü bu malın alacaklıya sağladığı güvence tutarı, 10.000 TL’dir.
Malın değeri 10.000 TL, alacaklı A’ya ait alacak miktarı 7.500 TL olmakla birlikte bu mal üzerinde daha önce bir başka alacaklı B lehine 5.000 TL için 1.dereceden ipotek yapılmışsa alacaklı A, bu malın kendisine teminat oluşturan 5.000 TL’lik kısmını sigorta ettirebilir.
Borçlunun sahibi olduğu ticarî işletmenin de alacaklı adına rehnedilmesi ve çeşitli rizikolara karşı rehinli alacaklı tarafından sigorta ettirilmesi mümkündür. Ticarî işletmelerin rehne konu olması hâlinde işletmeye ait tüm malvarlığı, makine, teçhizat, işletmeye tahsis edilmiş olan araçlar, işletme ruhsatlan, ticaret unvanı, marka, patent vb. sınaî haklar rehnin kapsamına girer. Rehinli alacaklı, borç zamanında ödenmezse işletmeye dâhil olan bu unsurlan sattırarak alacağını tahsil edecektir. Rehinli alacaklı, kendi menfaatini korumak amacıyla rehin konusu işletmeyi sigorta ettirebilir. Rizikonun gerçekleşmesi sonucunda bu işletme herhangi bir hasara uğrarsa sigortacının ödeyeceği tazminat tutan, ticarî işletmenin yerine geçer ve alacaklı için güvence devam eder. Aynı durum, ticarî işletmenin borçlu tarafından sigorta ettirilmiş olması hâlinde de söz konusu olur. Rehinli alacaklıya ödeme yapılmadan bu işletme hasara uğrarsa sigorta tazminatı üzerinde alacaklının önceliği vardır.
bb) Mal Sahibinin Yaptırdığı Sigortadan Sınırlı Ayni Hak Sahiplerinin Yararlanması
Rehin, ipotek ve intifa gibi sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir malın malik tarafından sigorta ettirilmiş olması hâlinde, bu sigorta teminatından sınırlı ayni hak sahipleri de yararlanır6. TTK.m. 1456/1 uyarınca, bu tür mallarda, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder. Bunun için, mal üzerinde sınırlı ayni hak tesis edildiğinin sigortacıya bildirilmiş olması gerekir (TTK.m. 1456/2). Sigortacıya, mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde, ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça, sigortacı sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemez. Ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek yoktur. Sigortalı menfaate konu malın tamiri veya eski hâline getirilmesi amacıyla ve teminat gösterilmesi şartıyla, tazminat sigortalıya ödenebilir.