15 Aralık 2024, Pazar
Yeni Yazılar

Zarar Görenin Dava Hakkının Bulunması

Halefiyetin ikinci şartı, sigortalının zarar veren üçüncü kişiden tazminat isteme hakkının mevcut olmasıdır. Zira sigortalı, sigorta konusu menfaate zarar veren kişiden tazminat isteme hakkına sahip değilse, sigorta şirketinin de üçüncü kişiden tazminat hakkı olmayacaktır. Bu husus, TTK.m. 1472/1’de “sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, … sigortacıya intikal eder” ifadesiyle öngörülmüştür. Bunun sonucu olarak, sigortalının üçüncü kişiden tazminat isteme hakkının bulunmadığı hâllerde, örneğin zarara sigortalı kendi kusuru ile neden olmuşsa, sigorta şirketi sözleşme gereği tazminat ödediği halde üçüncü kişiden tazminat talebinde bulunamayacaktır. Diğer bir deyişle, sigorta şirketine intikal eden hak, sigortalının üçüncü şahıslara karşı olan dava hakkıdır.

Sigorta şirketi, sigortalısına daha fazla tazminat ödemiş olsa bile, kendisine ancak sigortalının uğradığı gerçek zarar karşılığı tazminatı dava etme hakkı intikal eder. Bu gerçek zarar karşılığı ödenen tazminat halefiyetin üst sınırını teşkil eder ve bu tazminattan fazlası sigortacıya intikal etmez. Sigorta şirketi tarafından tazmin edilmeyen zarar kısmı için, sigortalının zarardan sorumlu olan üçüncü kişiden tazminat isteme hakkı devam etmektedir. Bu açıdan, sigortalı tarafından sigorta şirketine verilen ibraname, sadece ödenen zarar miktarına ilişkin dava haklarının sigorta şirketine intikalini sağlar

Öte yandan, sigorta şirketinin halefiyet hakkının doğabilmesi için, sigortalıya ödeme yapıldığı anda sigortalının zarardan sorumlu olan üçüncü kişilere karşı dava açma hakkının devam ediyor olması da gerekir. Gerçekten, sigortalı üçüncü kişiye dava açma hakkı bulunduğu halde, daha sonraki hal ve hareketleri ile bu hakkı ihlal edecek olursa, bu durum sigorta şirketinin halefiyet hakkını da etkiler. Buna göre, sigorta şirketine zararın tazmini için başvuran sigortalı, bu arada zarar veren üçüncü kişiyi ibra edecek olursa sigorta şirketine herhangi bir dava hakkı intikal etmeyecektir40. Bu durumda, sigorta değerlendirirken iki hususu birbirinden ayırmak gerekir. Sigortalı, sigortacıya intikal edecek olan hakkı, henüz bu intikal gerçekleşmeden, yani tazminatın ödenmesinden önce ihlal eder ve sigorta ettirenin zarardan sorumlu olan kişilere rücu davası açmasına engel olacak olursa sigortacının yapabileceği bir şey yoktur. Örneğin, zarar veren kişi ile sigortalının anlaşması ve sigortalı tarafından karşı tarafa ibraname verilmesi hâlinde, sigorta şirketi, sigortalıya ödediği tazminatı zarar veren kişiden bu kişi kusurlu olsa bile talep edemez. Çünkü sigorta şirketi tarafından tazminat ödenene kadar zarar verenden tazminat isteme hakkı, sigortalıya ait bir hak olup, sigortalı bu hak üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunabilir. Ancak sigorta sözleşmesinde sigortacının zarar veren üçüncü kişilere başvuru hakkını engelleyecek davranışlardan kaçınılmasını öngören bir yükümlülük de kabul edilebilir. Taraflar arasında bu tür bir anlaşma olduğu halde, sigorta ettirenin aksine davranışlarda bulunması sözleşmeye aykırı davranış niteliği taşır ve bu kişi Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde sigorta şirketine tazminat ödemek zorunda kalır.

Buna karşılık, sigortalının tazminatın ödenmesinden sonra yapacağı fiil ve işlemlerle sigortacının halefiyetini engellemesi durumunda ise, ödeme anından itibaren dava hakkı sigorta şirketine intikal edeceğinden sigortalının bu hakkında yaptığı bu ödemenin geçerli sayılması mümkündür. Bu durumda, sigortacı, halefiyet hakkının ihlali nedeniyle sigortalıya başvurarak uğradığı zararın tazminini isteyebilir (TTK.m. 1472/2)

Cevapla