26 Nisan 2024, Cuma
Yeni Yazılar

Kasko Sigortası

Son yıllarda araç sayısının sürekli artmasıyla birlikte trafik kazalarında da olağan dışı bir artış görülmüştür. Bu durum, araç sahiplerini güvence aramaya yöneltmiş ve kasko sigortası ile motorlu araçlara yönelik rizikolar sigorta güvencesi altına alınmıştır. Kasko sigortası, rizikonun gerçekleşmesi sonucunda sigorta konusu motorlu aracın uğrayacağı hasarlan karşılamaya yönelik bir mal sigortası şeklidir[1]. Bu sigorta ile otomobil, kamyon, otobüs gibi motorlu araçların göreceği hasarlar güvence altına alınır. Kasko sigortası bir sorumluluk sigortası olmadığından sadece sigortalının aracına ait hasarlan kapsar; sigortalı aracı kullanan sürücünün kusuru sonucunda gerçekleşen trafik kazasında karşı tarafın aracına verilen zararlar sigorta teminatı dışındadır.

1. Riziko

Kasko sigortalarında sigorta konusu menfaat, motorlu araçların kısmen ya da tamamen hasar görmesi olasılığıdır. Bu kapsamda çeşitli rizikolar gündeme gelebilir. Örneğin, bir araca veya binaya çarpmak, bir aracın kendi aracımıza çarpması, aracın çalınması, aracın lâstik tekerlerinin çalınması, aracın herhangi bir nedenle yanması gibi çeşitli durumlarla karşılaşılabilir.

Nisan 2013’te yürürlüğe girecek olan yeni genel şartlan dikkate aldığımızda, sigorta teminatına giren rizikolara göre dört ayn kasko sigortası yapılabilecektir:

a) Tam kasko sigortası: Sigorta konusu aracın uğrayabileceği tüm hasarlan sigorta güvencesi altına alan kasko sigortası türüdür. Tam kasko sigortası aşağıdaki rizikolan kapsar:

• Aracın hasara uğraması: Sigorta konusu sigortalının veya aracı kullanan kişinin dışında, haricî ve anî etkiler sonucu gerek hareket hâlinde iken gerekse dururken meydana gelen hasarlar sigorta teminatı içinde yer alır. Bunlar:

Sabit veya hareketli bir cismin araca çarpması

veya böyle bir cisme aracın çarpması o Aracın devrilmesi, bir yere düşmesi veya yuvarlanması gibi kazalardan doğan hasarlar o Kötü niyetli olarak veya muziplikle yapılan davranışlardan doğan hasarlar o Fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin yol açacağı zararlar

  • Aracın yanması: Yangın, infilâk (patlama) veya yıldırım düşmesi sonucunda ya da bunların söndürülmesi sırasında meydana gelen hasarlar da sigorta kapsamındadır.

Aracın çalınması: Sigorta konusu aracın çalınması veya çalınma girişimi dolayısıyla meydana gelen tüm hasar,

kasko sigortası ile teminat altına alınır . Buna karşılık, aracı satın almak isteyen kişilere teslimi sonrasında meydana gelen hasarlar kasko sigortası teminatı dışında kalır. Zira bu durumda araç sahibi, aracı kendi iradesiyle üçüncü kişilere teslim etmiş olup, aracın bu kişilerce geri getirilmemesi, “emniyeti suiistimal” kapsamına girmektedir. Kasko sigortasında ise emniyeti suiistimal sonucunda meydana gelen hasarlar sigorta teminatı dışında bırakılmıştır . Çalman aracın tazminat

Kasko sigortalı aracın çalınması hâlinde, aracın çalınma tarihindeki rayiç değeri tespit edilerek ihbar tarihinden itibaren 30 gün içinde sigorta ettirene ödeme yapılması gerekir. Aracın parçalarının çalınması: Aracın bütün olarak değil de sadece tekerleklerinin çalınması veya araçta bulunan diğer aksesuarın çalınması, araçta hangi malzemenin bulunduğu açıkça sigorta poliçesine yazılmak kaydıyla sigorta kapsamına girer.

  • Aracın başka bir vasıta ile taşınması: Düzenli sefer yapan feribot ile aracın taşınması sırasında meydana gelen rizikolar da tam kasko sigortasının sağladığı teminatlardandır.
  • Genel şartlarda ek sözleşme ile teminat altına alınabileceği belirtilen riskler: Tam kasko sigortası poliçesinin

sigortası teminatı kapsamında olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, Kasko Sigorta Genel Şartlarının sigortanın kapsamını ve konusunu belirleyen A-l maddesine göre, kazalar ile üçüncü kişilerin kötüniyetli davranışları, aracın yanması, çalınması veya çalınmasına teşebbüsten doğan zararlar sigortanın konusunu oluşturmaktadır. Bu düzenlemeden açıkça anlaşılacağı üzere TCK’nın 508 ve onu izleyen maddelerinde yer alan emniyeti suiistimal eylemlerinin kasko sigortasının konusunu oluşturmadığı anlaşılmaktadır. Somut olayda; davacı aracın anahtarını teslim etmiş ve araç dava dışı üçüncü kişi tarafından deneme amacı ile kullanılırken araç kaçırılmıştır. Hırsızlık eyleminin gerçekleşmesi için başlangıçta rızaya dayalı bir teslim olmaması koşulu aranmaktadır. Buna göre, davacıya ait sigortalı aracın emniyeti suiistimal nedeniyle zarara uğradığının anlaşılması karşısında gerçekleşen bu zararın sigorta teminatı kapsamında olmadığının kabulü ile davanın karar verilmesi gerekirken, yazdı olduğu şekilde


özelliği gereği, kapsamı oldukça geniş tutulmuştur. Buna göre, tam kasko poliçesi, genel şartlarda ek sözleşme ile teminat kapsamına dahil edilebilecek tüm riskler için teminatın verildiği bir sigorta ürünüdür.

b)      Genişletilmiş kasko sigortası: Bu tür poliçelerde, yukarıda belirtilen risklerin tamamı teminat kapsamına alınmakla birlikte, tam kaskodan farklı olarak genel şartlarda ek sözleşme ile teminat kapsamına alınabileceği belirtilen risklerin tamamı değil bazıları sigorta kapsamına alınmıştır.

c)         Kasko sigortası: Bu tür poliçelerde, yukarıda belirtilen ana risklerin tamamı teminat kapsamına alınır. Buna karşılık, genel şartlarda ek sözleşme ile teminat kapsamına alınabileceği belirtilen riskler kapsam dışı bırakılır.

d)    Dar kasko sigortası: Dar kasko sigortalan, yukarıda sayılan rizikoların tamamını kapsamaz. Bu tür kasko sigortalarında aracın kaza yapması, çalınması veya yanma rizikolarından bir kısmı için güvence sunulur.

Sigorta genel şartlarına göre, teminatın içeriği yukarıdaki ürünlerden hangisine uyuyorsa poliçe başlığı, en az 16 punto büyüklüğünde harflerle söz konusu ürün ismini içermek zorundadır. Poliçede bu Genel Şartlarda sigorta teminatının kapsamına ilişkin olarak belirtilen ifadeler dışında ifade kullanılamaz. Satılan ürünlerin isimlerinin verilen teminatla uyumlu olması gerekir.

2. Teminat Dışında Kalan Hâller


Kasko sigortalan, motorlu araçların uğrayacağı hasarları sigorta güvencesi ile karşılamayı öngörmektedir. Ancak sigortacının her türlü hasardan sorumlu tutulması da mümkün değildir. Dolayısıyla, kasko sigortası teminatı dışında kalan hususların neler olduğunu tespit etmek gereklidir. Yeni kasko sigortası genel şartlarına göre, aşağıdaki hususlar kasko teminatı dışında kalmaktadır:

5.1.     Savaş, her türlü savaş olayları, istila, yabancı düşman hareketleri, çarpışma (Savaş ilan edilmiş olsun olmasın), iç savaş, ihtilal, isyan, ayaklanma ve bunların gerektirdiği inzibati ve askeri hareketler nedeniyle meydana gelen zararlar,

5.2.  Herhangi bir nükleer yakıttan veya nükleer yakıtın yanması sonucu nükleer atıklardan veya bunlara atfedilen nedenlerden meydana gelen iyonlayıcı radyasyonların veya radyo-aktivite bulaşmaları ve bunların gerektirdiği askeri ve inzibati tedbirlerin neden olduğu bütün zararlar (Bu bentte geçen yanma deyimi kendi kendini idame ettiren herhangi bir nükleer ayrışım olayını da kapsayacaktır),

5.3.  Kamu otoritesi tarafından çekilme hali hariç araçta yapılacak tasarruflar nedeniyle meydana gelen zararlar,

5.4.           Poliçede gösterilen aracın, ilgili mevzuat hükümlerine göre gerekli sürücü belgesine sahip olmayan kimseler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,

5.5.   Aracın, uyuşturucu madde veya Karayolları Trafik Yönetmeliğinde belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,

5.6.           Araca, sigortalı veya fiillerinden sorumlu bulunduğu kimseler veya birlikte yaşadığı kişiler tarafından kasten verilen zararlar ile sigortalının fiillerinden sorumlu olduğu kimseler veya birlikte yaşadığı kişiler tarafından sigortalı aracın kaçırılması veya çalınması nedeniyle meydana gelen zararlar,

5.7.    Aracın bir hasar veya nedeniyle zorunlu olarak taşınması veya çekilmesi nedeniyle meydana gelen teminat kapsamındaki zararlar hariç olmak üzere, aracın kendi gücü ile girip çıkacağı ruhsatlı sefer yapan gemiler ve trenler dışında, kara, deniz, nehir ve havada taşınması sırasında uğrayacağı zararlar,

5.8.  Aracın ruhsatında belirtilen taşıma haddinden fazla yük ve yolcu taşıması sırasında meydana gelen ve münhasıran aracın istiap haddinin aşılmasından kaynaklanan zararlar,

5.9.  3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda belirtilen terör eylemleri ve bu eylemlerden doğan sabotaj sonucunda oluşan veya bu eylemleri önlemek ve etkilerini azaltmak amacıyla yetkili organlar tarafından yapılan müdahaleler sonucu meydana gelen biyolojik ve/veya kimyasal kirlenme, bulaşma veya zehirlenmeler nedeniyle oluşacak bütün zararlar,

5.10.   Zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılması.

3. Teminat Konusunda Uyuşmazlık Çıkaran Hususlar

Kasko sigortasının kapsamı dışında kalan hâller yukarıda sıralanmıştı. Bu kısımda, kasko teminat konusunda uyuşmazlık çıkmasına sebep olan bazı hususlar üzerinde durulacaktır:

a) T.C. sınırları dışında meydana gelen hasarlar: Kasko sigortası ile sağlanan sigorta teminatı, Türkiye sınırlan içerisinde meydana gelen kazalan kapsar. Sigorta poliçesinde aksine düzenleme bulunmadığı sürece aracın T.C. sınırlan dışındaki hasarları kasko teminatı dışında kalır.

 

b) Aracın ehliyetsiz kişilerce kullanılması sırasında meydana gelen hasarlar: Kasko sigortası yapılan bir araçta meydana gelen hasarın sigorta şirketince karşılanabilmesi için, hasarın aracın ehliyetli kişilerce kullanılması sırasında ortaya çıkması gerekir. Buna karşılık, ehliyetsiz veya geçici süreyle ehliyeti alıkonmuş olan kişilerin kullanımı sırasında meydana gelen hasarlar sigorta teminatı dışında kalır . Bu kuralın tek istisnasını aracın çalınması oluşturur. Aracı çalan kişiler ehliyetsiz olsa bile bu esnada meydana gelen hasarlar sigorta teminatı kapsamına girer. Nitekim Yargıtay da bir kararında, sigorta ettirenin izin ve iradesi dışında aracı kullanan ve hasara neden olan kişilerin ehliyetsiz ve alkollü olmalarının sigortacının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını kabul eden yerel mahkeme kararını onaylamıştır29.

Öte yandan, yurt dışından alınmış bir ehliyetle Türkiye’de araç kullanılması sırasında meydana gelen hasarlar da kasko teminatı altındadır30. Zira kasko teminatı dışında kalmasına neden olan husus, aracın sürücüsünün ehliyetsiz olmasıdır, yurt dışından alınmış olsa bile araç sürücüsünün ehliyetinin olması araç kullanabilmek için yeterlidir. Gerçekten, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 40.maddesine göre Türk vatandaşları, dış ülkelerden aldıkları cinsi için geçerli sürücü belgeleri ile yabancı ve Türk plakalı araçları ülkemizde kullanabilirlir

Bu noktada dikkat edilmesi gereken bir husus da, araç sürücüsünün sahip olduğu ehliyet sınıfı ile kasko teminatına alman aracı kullanıp kullanamayacağıdır. Aracı kullanan kişi B sınıfı ehliyete sahip olduğu halde, kullandığı araç örneğin bir kamyon ise bu durumda yine ehliyetsiz araç kullanımı söz konusu olur ve bu kişinin kullandığı sırada meydana gelen hasarlar kasko teminatı dışında kalır. Diğer bir deyişle, ehliyetsiz araç kullanımı kapsamına, uygun ehliyet dışı kullanımlar da girer. Nitekim 01 Nisan 2013’te yürürlüğe girecek olan yeni genel şartlarda bu husus vurgulanmış olup meydana gelen hasarların teminat dışı kaldığı hükme bağlanmıştır.

c) Alkol veya uyuşturucu madde kullanımından kaynaklanan hasarlar: Kasko sigortası, araçta ortaya çıkan her türlü hasarı karşılamayı amaçlamakla birlikte, araç sürücüsünün alkollü olması veya uyuşturucu madde alarak araç kullanması hâlinde, sürücünün sırf alkollü olması veya uyuşturucu maddenin etkisiyle kaza yapmasından kaynaklanan hasarlar sigorta teminatı dışında bırakılmıştır. Yargıtay kararlarında da vurgulandığı üzere, sürücünün alkollü olması, hasarın tek başına kasko teminatı dışında bırakılmasını sağlamaz; aynı zamanda hasarın sırf alkolün/uyuşturucu maddenin etkisiyle meydana geldiğinin de ispatı gerekir32. Örneğin, yağışlı hava nedeniyle aracın kayması sonucunda kaza yapılmışsa veya kırmızı ışıkta geçen bir araca çarpmamak için sürücü bariyerlere çarpmışsa, sürücünün alkollü olduğu gerekçesiyle sigorta şirketi tazminat ödemekten kaçınamayacaktır. Yargıtay’ın yerleşik görüşü de bu yönde olup, sürücünün alkollü olması tek başına sigortacının sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Sigortacı, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiğini ispat etmek zorundadır . Yeni genel şartlarda, önceki genel şartlardan farklı olarak “uyuşturucu madde veya Karayolları Trafik Yönetmeliğinde belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında” meydana gelen kazaların kapsam dışı olduğu belirtilmek suretiyle, yönetmelikte belirlenen seviyenin altında alkollü araç kullanılması durumu kasko sigortası teminatı kapsamına alınmıştır.

d) İstiap haddinin aşılmasından kaynaklanan hasarlar: Kasko sigortası, aracın yolcu veya yük kapasitesinin (istiap haddinin) üzerinde yolcu veya yük taşınmasından kaynaklanan hasarlan karşılamaz. Gerçekten, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5.8 maddesinde, taşıtın, ruhsatında belirtilen taşıma haddinden fazla yük veya yolcu taşınması sırasında meydana gelen zararların teminat dışı olduğu hükme bağlanmıştır. Fakat bu hükmün uygulanabilmesi için, riziko ile istiap haddinden fazla yük ve yolcu taşıma arasında uygun illiyet bağının bulunması ve kazanın salt bu nedenle meydana gelmesi gerekir. Başka bir anlatımla, sadece istiap haddinin aşılmış olması, rizikonun teminat dışı olduğu sonucunu doğurmaz. Ayrıca, bu hususun davalı sigorta şirketince kesin bir şekilde kanıtlanması gerekir

3. Kasko indirimleri

Kasko sigortalarında rizikonun gerçekleşme oranı çok yüksektir. Geçmiş yıllara ait istatistiklere bakıldığında sigorta şirketlerince toplanan primin %97’si hasar tazminatı olarak ödenmektedir. Bu durum, sigorta şirketleri açısından pek kârlı değildir. Sigortacılar, bu nedenle, “daha az masraflı” müşteriler bulmak için çeşitli yöntemler geliştirmişlerdir. Uygulamada, çoğu kez, hasar olasılığı daha düşük olan kişi gruplan ve kurumlara belirli oranlarda sigorta indirimi yapılmaktadır. Örneğin, bayan sürücü indirimi, 35 yaş üstü evli erkek indirimi yeni araç indirimi, alarm indirimi, resmî daire ve kamu kurumu indirimi, araç çokluğu indirimi ve hasarsızlık indirimleri bunlardan birkaçıdır. Bu indirimlerden önemli olanlarını açıklamakta yarar vardır:

• Araç çokluğu indirimi: Bir kişi veya kuruluşun kendi adına sigorta ettirdiği araç sayısının 5’ten fazla olması hâlinde sigorta edilen araç miktarıyla bağlantılı olarak %10 ila %25 arasında değişen oranlarda indirim uygulanır. Araç çokluğu indirimi uygulamasında aşağıdaki hususlar önemlidir: o Bu indirimden yararlanacak kişi ve kuruluşlar, sigorta ettirdikleri araçların bakım, işletme giderleri ile sigorta primlerini bizzat karşılamalıdırlar. o Sigorta süresi en az 1 yıl olmalıdır, o Araç sayısının artması hâlinde yalnız artan

kısım üzerinden indirim yapılır, o Sigorta süresi içinde araç sayısının azalması, yapılan indirim geri alınmaz.

• Hasarsızlık indirimi: Hasarsızlık indirimi, sigorta sözleşmesinin yenilenmesi sırasında gündeme gelen ve daha önceki sigorta süresi içinde hasar beyan edilmemiş veya hasara

MH

 

uğramamış araçlar için geçerli olan bir indirimdir. Bu indirimden yararlanabilmek için şunlar gereklidir:

o Süresi sona eren sigorta sözleşmesinin yenilenmesi

o Sözleşmenin aynı kişi adma kesintisiz olarak yenilenmesi

o Sigorta süresi içinde herhangi bir kasko hasarı talebinin olmaması

Hasarsızlık indiriminde, sigorta ettirenlere uygulanacak indirim oranlan sigorta sözleşmesinin yenilendiği yıllara göre değişmektedir. Gerçekten, birinci yılın sonunda herhangi bir hasar beyan etmeyen müşteri ile dört yıldır kasko sigortası yaptırdığı hâlde hasarı bulunmayan kişi arasında rizikoyu gerçekleştirme olasılığı bakımından fark olacaktır. Sigortacı, sürekli sigorta sözleşmesini yenileyen ve hasar yapmayan bir kişiyi elinden kaçırmamak için ona daha çok indirim uygulayacaktır.

Sigorta şirketleri müşterilerine bu kolaylıklan sağlarken aynı zamanda gerçeğe aykın beyanda bulunarak haksız şekilde bu indirimlerden yararlanılması hâlinde, sigorta poliçelerine koydukları hükümlerle çeşitli yaptmmlar da öngörmektedirler. Uygulamada kabul edilen temel yaptırım, rizikonun gerçekleşmesi hâlinde ödenmesi gereken tazminat miktarından indirim yapılmasıdır. Örneğin, hasan bulunduğu halde %10 hasarsızlık indiriminden yararlanmış bir kişiye ödenecek olan tazminat miktarından da %10 indirim yapılacaktır. Yargıtay da bir kararında, tazminattan indirim öngören sözleşme hükümlerinin geçerli olduğunu hükme bağlamıştır

Kasko Sigortalı Aracın Kiralık Olarak Kullanılması: Kasko sigortası, diğer sigorta sözleşmelerinde olduğu gibi, her iki tarafa borç yükler, sürekli bir borç ilişkisi doğurur. Bu çerçevede, yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerden biri de, sözleşmeye konu aracın kiralık araç (rent a car) olarak kullanılıp kullanılmadığının beyan edilmesidir. Kiralık araç olarak kullanılan otomobillerde kaza riski yüksek olduğundan, bazı sigorta şirketleri, bu tür araçlara kasko teminatı vermediği gibi, sigorta yapmayı kabul etse bile sürprim (ek prim) alma yoluna gitmektedir. O yüzden uygulamada fazla prim ödemek istemeyen kişiler, bu durumu gizlemekte ve aracın kullanım şeklini “hususi araç” olarak beyan etmektedir. Bu beyana bağlı olarak düzenlenen poliçelerde, sigorta şirketleri, aracın kiralık olarak kullanıldığını öğrenince tazminat talebini reddetmektedir. Ancak, hemen belirtelim ki, aracın kullanım tarzı dışında kullanılmış olmasının yaptırımı sigortacının doğrudan tazminat ödemekten kurtulması değildir. Bu durumda, sigortacının sorumluluğunun ne şekilde belirleneceği sigorta genel şartlarının C.3 maddesinde durumun sigortacı tarafından öğrenildiği dikkate alınmak ve ihlalin rizkonun gerçekleşmesine etkisi değerlendirilmek suretiyle şu şekilde hükme bağlanmıştır:

a)      Rizikonun gerçekleşmesinden sonra sigorta ettirenin ihmali belirlendiği ve değişikliklere ilişkin beyan yükümlülüğünün ihlal edildiğinin saptandığı takdirde, söz konusu ihlal tazminat miktarına ya da rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre, tazminattan indirim yapılır.

Sigorta ettirenin kastı hâlinde ise meydana gelen değişiklik ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacı sözleşmeyi feshedebilir; bu durumda sigorta tazminatı bedeli ödenmez. Bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını öder.

b)     Sigortacı, rizikonun gerçekleşmesinden önce, sigorta ettirenin beyan yükümlülüğünü kasıtlı olarak ihlal ettiğini öğrenince, bu maddeye göre

 

sözleşmeyi feshetse bile, değişikliğin meydana geldiği sigorta dönemine ait prime hak kazanır.

Görüldüğü gibi, aracın kullanım tarzının hususi otomobil olarak değil de kiralık araç olarak değiştirilmesi sigortacının sözleşmeyi daha ağır şartlarla yapmasını

36

gerektirmektedir . Yargıtay’ın yerleşik kararlan da bu yönde olup, hasar miktarından indirim yapılmak suretiyle tazminat ödemesinin yapılması gerekmektedir. îndirim miktan belirlenirken, tahakkuk ettirilen prim ile aracın kiralama şirketince kullanılacağının bilinmesi durumunda ödenmesi gereken prim arasındaki orana göre hasardan indirim yapılmalıdır


4. Menfaat Sahibinin Değişmesi

Kasko sigortalı aracın sigorta süresi içerisinde sahibinin değişmesi hâlinde sigorta sözleşmesinin durumu ne olacaktır? 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1303. maddesi hükmü uyarınca, mukavele müddeti içinde sigorta edilen malın sahibi herhangi bir surette değişmişse mukavelede aksine hüküm olmadıkça sigortadan doğan hak ve borçlar o malın rizikosu kendisine ait olduğu tarihten itibaren yeni sahibine intikal eder. Sigorta ilişkisinin iki taraflı nitelik taşıması ve dayanağını bir sözleşmeden alması nedeniyle, taraflarından birinin değişmesi hâlinde, kural olarak sözleşmenin de sona ermesi gerekir. Ancak eski TTK.m. 1303 düzenlemesiyle bu kuralın dışına çıkılmış ve sigorta sözleşmesinin yeni malikle devam etmesi (sözleşmede aksine düzenleme bulunmaması şartıyla) kabul edilmiştir. Nitekim uygulamada, sigorta genel şartlarının hemen hepsinde menfaat sahibinin değişmesi başlığı altında sigorta poliçesinin akıbeti hakkında özel düzenlemeler yapılmıştır. Kasko sigortası genel şartlarının C.5 maddesi hükmü şu şekildedir: “Sözleşme süresi içinde, menfaat sahibinin değişmesi hâlinde sigorta sözleşmesi kendiliğinden feshedilmiş olur ve feshin hüküm ifade ettiği tarihe kadar geçen sürenin primi gün esasına göre hesap edilir ve fazlası sigorta ettirene geri verilir”. Görüldüğü gibi, kasko sigortalı araçta meydana gelen menfaat sahibi değişikliği, sigorta sözleşmesinin kendiliğinden sona ermesine neden olmaktadır. 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nda uygulamadaki bu yaklaşım tarzı benimsenerek, menfaat sahibinin değişmesi hâlinde sigorta ilişkisinin kendiliğinden sona ereceği hükme bağlanmıştır (TTK.m. 1470). Bu noktada yeni genel şartlarda poliçenin aracın yeni sahibiyle devam etmesi hususunda poliçeye hüküm konulmasına da olanak sağlandığını vurgulamak gerekir

Böylece, sigorta sözleşmesinde menfaat sahibinin değişmesine rağmen poliçenin yeni malikle devamı hükme bağlanabilecektir.

Bu noktada menfaat sahibi değişikliğinin hangi hâllerde gerçekleştiğini belirlemekte yarar vardır. Zira son yıllarda çıkarılan genel şartlarda “mülkiyet değişikliği” terimi kullanılmamakta, bunun yerine “menfaat sahibi değişikliği” hâlinde sözleşmenin kendiliğinden feshedilmiş olacağı öngörülmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bazı kararlarında, hatalı olarak, menfaat sahibi değişikliğinin ancak 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na uygun şekilde yapılacak bir satım sözleşmesi ile gerçekleşeceği, adi satışlar ve noter satışlarının sigorta ilişkisinin geçerliliğini etkilemeyeceği kabul edilmektedir. Ancak mal sigortalarında sigorta yaptırabilmek için sigorta ettiren kişinin o mal üzerinde bir menfaatinin bulunması şarttır; bu menfaatin ortadan kalkması hâlinde sigorta ilişkisi de sona erecektir. Bu nedenle, kasko sigortalı aracın adi yolla da olsa üçüncü bir kişiye satılıp teslim edilmesi hâlinde, araç üzerindeki mülkiyet hakkı değilse bile, menfaat sahipliği, aracı satın alan kişiye geçmiş olur ve

1Q

dolayısıyla kasko teminatı da genel şartlar gereğince sona erer . Dolayısıyla, aracın üçüncü kişiye devrinden sonra meydana

38 Ancak, Yargıtay aksi görüşte olup, menfaat sahibi değişikliği için kanunda öngörülen şekilde devrin yapılması gerektiğini kabul etmektedir: “Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d maddesinde “Noterce yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir.” hükmü yer almaktadır. Kamu yararı ( düzeni) amacına yönelik bu emredici kural açık ve ortada iken, aracın kayıt maliki dışında bir başkasına ait olduğu yolundaki mücerret açıklamalara değer verilerek, o şahsın malik olduğunun; bu suretle menfaat sahibinin değişliği ve sigorta akdinin sona erdiğinin kabulüne olanak bulunmaktadır. Eş söyleyişle Araç maliki Yasa’nın aradığı biçimde değişmediğine, aracı haricen satın alanın avrı bir sigorta akdine taraf olması olanaklı

gelen hasarlardan sigorta şirketinin sorumluluğu yoktur. Yargıtay bir kararında araç üzerinde menfaati bulunmayan eski malikin poliçede yeni malikle birlikte sigorta lehtan olarak gösterilmesini geçerli sayarak tazminatın her iki lehtar arasında eşit şekilde bölüştürülmesi gerektiğini kabul etmiştir

 

 

Cevapla